4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkıda Kanun Kapsamında “Tüketici” Kavramı:
Kanunda değişik maddelerinde geçen “tüketici” kavramının kanunun çıkarılış amacına uygun olarak, tüketicinin korunması açısından hangi anlama geldikleri Kanunun 3. Maddesinde, tanımlar başlığı altında açıklanmıştır.
Buna göre kanun ilgili hükmü;
Tanımlar
Madde 3 – (Değişik: 6/3/2003-4822/3 md.) Bu Kanunun uygulamasında;
a) Bakanlık: Sanayi ve Ticaret Bakanlığını,
b) Bakan: Sanayi ve Ticaret Bakanını,
c) Mal: Alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları,
d) Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti,
e) Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
……. İfade eder.
TÜKETİCİ
4077 sayılı kanunun 3.maddesinin e bendine göre “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi “tüketici olarak kanun kapsamında değerlendirileceğinden; tüketici sayılabilmek için aşağıda sayılan unsurlar bir arada olması gerekir.
A) Gerçek veya Tüzel Kişi Olma:
Kanunda değişik maddelerinde geçen “tüketici” kavramının kanunun çıkarılış amacına uygun olarak, tüketicinin korunması açısından hangi anlama geldikleri Kanunun 3. Maddesinde, tanımlar başlığı altında açıklanmıştır.
Buna göre kanun ilgili hükmü;
Tanımlar
Madde 3 – (Değişik: 6/3/2003-4822/3 md.) Bu Kanunun uygulamasında;
a) Bakanlık: Sanayi ve Ticaret Bakanlığını,
b) Bakan: Sanayi ve Ticaret Bakanını,
c) Mal: Alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları,
d) Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti,
e) Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
……. İfade eder.
TÜKETİCİ
4077 sayılı kanunun 3.maddesinin e bendine göre “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi “tüketici olarak kanun kapsamında değerlendirileceğinden; tüketici sayılabilmek için aşağıda sayılan unsurlar bir arada olması gerekir.
A) Gerçek veya Tüzel Kişi Olma:
Madde, gerçek kişilerin yanında tüzel kişilerin de bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen tüzel kişilerin de (dernek, vakıf vs) tüketici sayılacağı esası benimsenmiştir. Kanun bu düzenlemesiyle Avrupa Birliği Hukukunun önceki düzenlemesinden ayrılmıştı. Zira Avrupa Konseyince kabul edilen 24.7.1990 tarihli direktifin 2 nci maddesinin 3 üncü bendinde "tüketiciden gerçek kişilerin anlaşılacağı" belirtilmiş ve başlangıçta üye ülkelerin iç hukuklarında yapılan düzenlemelerde de genelde bu husus gözetilmiş ise de, öğretideki eleştiriler ile uygulamadaki gereksinimlerin etkisi sonucunda 1993-1995 Yıllarını kapsayan AT Komisyonunun İkinci Eylem planında bir tüketici tanımlaması yapılıp tüzel kişiler de tüketici kapsamına ithal edilerek, tüketici: mal ya da hizmet edimlerini mesleki amaçlar dışında kullanım amacıyla davranan, alım gücü az ya da çok gerçek, veya tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır. [1]
Ticaret şirketler bakımından da tüketici kavramı içinde yer alıp almamaları bakımdan tartışmalar mevcuttur. Ticari şirketlerin ekonomik bir varlığı temsil edip, korunmalarına gerek bulunmadığı savunulamayacağından, ticari şirketlerin de diğer koşulları sağlaması şartıyla tüketici kavramı içinde sayılmaları gerekir. Nitekim, AT Komisyonunun ikinci Eylem planında bu konuda oluşması muhtemel duraksamaların önlenmesi amacıyla "... alım gücü az ya da çok..." tabirleriyle konu vurgulanmıştır.
Bir tacirin borçlarının niteliğini düzenleyen TTK.nun 2-1 maddesi, tüzel kişi tacirlerin tüketici olmalarını engelleyen bir anlam taşımadığından ve hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın gerçek kişi tacirler koruma kapsamında iken tüzel kişi tacirlerin koruma kapsamı dışında bırakılmaları Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil edebileceğinden, tüzel kişi tacirlerinde tüketici kavramı içinde mütalaa edilmesi, 4077 sayılı kanunun 1. maddesinde öngörülen amacın gerçekleşmesini de olanaklı kılacaktır.
B) Ticari veya Mesleki Olmayan Amaç:
Gerçek veya tüzel kişi; alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, kısacası kanun kapsamında malı veya bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti yani kanun kapsamındaki hizmeti “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla” edinmesi, kullanması veya yararlanması halinde tüketici sayılacaktır.
Ticari veya mesleki olmayan amaçla kastedilen nedir? Bu noktada, ticari ve mesleki olmayan edimlerin tespiti bakımından, kişisel amaçlı edinimin ne anlama geldiğinin açıklanması gerekir. Buna göre kişisel amaçlı edinimde mal ve malın edinilmesi için yapılan harcama/maliyet alıcının üzerinde kalmakta, başkalarına yansıtılmamakta, geri kazanılmamakta ve ticari hayata geri dönmemektedir. Kısaca kişisel amaçlarla edinilen mal yoluyla para kazanılmamaktadır.
Öğretide bir görüş uyarınca, kişisel amaçla edinim satıcının değil alıcının amacına göre belirlenecektir. Malı edinen kişinin tüketici sayılabilmesi için malı alırken sarf ettiği parayı geri kazanamayacak olması önemlidir. Eğer malın maliyeti bir şekilde para olarak kişiye dönüyorsa o kişi tüketici sayılmayacaktır. Buna karşın malın maloluş değerinin parasal olarak değil de fayda olarak geriye dönüşünün sağlanması mümkündür. Zaten tüketim amacı maldan bir fayda elde etmektir. Ancak bu fayda hiçbir şekilde kazanç ve para olarak geri dönmemelidir. Dolayısıyla, bu edinim kişisel ihtiyaçlar dışında bir mesleğin icrası, imalatta kullanma, yeniden satma ve ticari işletmede kullanma amacıyla yapılmışsa işlem tüketici işlemi edinen de tüketici sayılmayacaktır.
Bir mal mesleki amaçlarla edinilmişse edinen kişi tüketici sayılmamaktadır. Buna örnek; bir sıhhi tesisatçının dükkanın da kullanmak üzere el aletleri alması, diş hekiminin muayenehanesi için tıbbi aletler alması ve hatta bir avukatın bürosunda kullanmak üzere bilgisayar satın alması gösterilebilir. Mesleki amaç ya da faaliyet kavramımdan genelde serbest meslek faaliyetleri anlaşılıyor olsa da aslında mesleki amaç kavramını daha geniş yorumlamak gereklidir. Bir mal edinirken mesleki amaç bulunup bulunmadığının tespiti, alınan malın maliyetinin geriye dönüşünün söz konusu olup olmadığına bakılarak yapılacaktır.
Bununla birlikte mesleki amaçlarla edinimle ilgili her zaman kesin bir ayrım yapma imkanı bulunmamaktadır. Örneğin bir firmada çalışan ya da işletmeyi işleten kişinin hem işyerinin, hem de kendisinin hizmetinde kullanma üzere bir otomobil satın alması kişisel kullanımda söz konusu olduğundan, mesleki faaliyet için alınmış iddiasında bulunmak her zaman mümkün olmamaktadır. Bu noktada mal veya hizmetin karma amaçla satın alınmamış olması gerekir. Bir malın veya hizmetin karma amaçla satın alınması, özellikle bir işletme ya da ticarethane işleten ya da meslek icra eden kişinin mal veya hizmeti hem işletmesi için, hem de aynı zamanda kişisel kullanımı için edinmesi anlamına gelir. Bu durumda “kısmen tüketici gibi davranan” kişilerden söz edilebilir. [2] Doktrinde işletme veya mesleki faaliyetler için yapılan işlemler muhasebe tekniği açısından bir bütün olarak kayda geçeceğinden ve bölünme kabul edilmediğinden, yapılan satın alma işlemi tüketici işlemi olarak görülmektedir. Nitekim Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında da benzer gerekçelerle aynı sonuca ulaşılmaktadır. “… Bir ticari ortaklığın kendi adına araç alması ve bu aracı ticari ortaklığın işlerinde kullanılması ve bazen de özel nitelikte kullanılması, işlemin niteliğini değiştirmez. Aksi halin düşünülmesi, hem vergi yasaları ve hem de ortaklık bilançosu bakımından karışıklıklar yaratacak nitelik taşımaktadır.” [3]
Yargıtay’ın diğer bir kararında da “Tamamen kendisine özgü etkin, kısa ve ekonomik bir prosedür içinde tüketicinin hakkına kısa yoldan kavuşmasını amaçlayan kanunun, işletmesinin tüketim ihtiyacı kadar ( lastik, temizlik eldiveni, temizlik malzemesi, kırılan kapı kilidinin yenisi, soğutma cihazı vs. gibi ) malı almak suretiyle nihai tüketimde bulunan bir tüzel kişi taciri, korumanın kapsamı dışında bıraktığı düşünülemez” ifadesine yer vermek suretiyle bizzat işletmede kullanılmak üzere, fakat aynen yada işlenerek tekrar satılmamak üzere bir takım mal ve malzeme satın alınmasının da 4077 sayılı kanun tarafından korunmasına karar vermiştir.[4] Ancak anılan karara ait karşı oy yazısında “TTK.nın 21. maddesine göre tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak gerçek kişi olan tacir, yaptığı işlemin ticari işletmesi ile ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işlemin niteliği itibarıyla ticari sayılmasının mümkün olmadığı takdirde borcun ticari ilişkiden doğmadığının kabulü gerekir. Anılan maddede sadece gerçek kişi tacirler öngörülmüş, dolayısı ile tüzel kişi tacirler bu kuralın dışında bırakılmıştır. 4077 Sayılı Yasanın anılan maddesinde bahsi geçen tüzel kişilerden dernek veya vakıfların amaçlanmış olduğunun kabulü gerekir.” ifadesine yer verilmek suretiyle tüzel kişi olan tacirlerin tüketici sayılamayacakları sonucuna ulaşılmıştır.
[1] Özel, Çağlar; Mukayeseli Hukuk Işığında Tüketiciyi Koruyan Geri Alma Hakkı s.29 vd.
[2] Zevkliler,Aydın; Açıklamalı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2001, s.52vd
[3] Y.13 HD 26.06.1997, E.1815, K.5112
[4] Y.19 HD 06.07.1999, E.3932,K.4621
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder