16 Kasım 2009 Pazartesi

MALİ HAKLARIN DEVREDİLEBİLİRLİĞİ-DEVİR VE LİSANS SÖZLEŞMELERİ:

Genel Olarak:

Bir eserin aslı veya çoğaltılmış nüshaları üzerindeki mülkiyet hakkının iktisabı, mali hak veya mali hakkın kullanımının devri anlamına gelmemektedir. Bu nedenle; bir eserin mülkiyetinin iktisabı ile eser üzerindeki mali hakların devri birbirinden farklı işlemlerin konusudur. Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir heykeli satın alan kimse bu heykeli kiraya veremeyeceği gibi çoğaltamaz. Bu sebeple; satın alınan ürünün eser niteliğine sahip olması halinde, eser üzerindeki hakların kullanılmasına ilişkin ayrıca sözleşmeler yapılması gerekmektedir.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanun'unun 8. Maddesinde düzenlendiği üzere; "Bir eserin sahibi onu meydana getirendir." Eser sahibi eseri üzerideki mali haklarını teker teker veya bir bütün halinde ve manevi haklarını ise, mali haklara bağlı olarak kullanma yetkisini devredebilir. Mülkiyet iktisabından bağımsız olarak devir işlemi, mali hakkın devri veya lisans sözleşmesi ile gerçekleşebilir. Mali hakların devrine ilişkin sözleşmede; devredilen hakların, hak sahibinin mal varlığından kesin olarak çıkarak devralınana geçmektedir. Lisans verilmesine ilişkin sözleşmelerde ise, mali hakkın sadece kullanılmasını sağlamakta ve hak devredenin mal varlığını terk etmeden lisans alana geçmektedir.

Mali hak devir sözleşmesi ve lisans sözleşmelerinin hukuki niteliği devredilen hakkın kullanımı kapsamında farklılaşmaktadır. Mali hakkın devri tasarruf işlemidir. Devir sözleşmesi ile devredilen hakka doğrudan etki edilmekte ve bu işlem ile devre konu hak sahibinin mal varlığından kesin olarak çıkarak devralınana geçmektedir. Ancak lisans sözleşmesinin tasarruf işlemi mi yoksa borçlandırıcı hukuki işlem olarak değerlendiren farklı görüşler mevcuttur. Lisans sözleşmesinin tasarruf işlemi olarak nitelendirenler; esas itibariyle lisan sözleşmesinin hukuki niteliğini alacağın temlikine benzetmektedir. Geçerli bir lisans sözleşmesi kurulması için lisans verenin lisans sözleşmesi kurulurken lisans hakkını devretme konusunda yetkili olması hukuki bir zorunluluktur.(1) Bu kapsamda, lisans sözleşmesi kurulurken eser sahibinin ortada meydana gelmiş bir eser olmaması halinde lisans hakkının lisans alana devredilmesi hukuken mümkün olmayacaktır.

Lisans sözleşmesinin borçlandırıcı bir hukuki işlem olarak niteleyen görüşe göre; lisans verenin lisans sözleşmesi ile lisans konusunu lisans alana devretme hususunda bir taahhüt altına girdiğini, böylece lisans verenin sözleşme kurulurken her hangi bir tasarruf yetkisine sahip olmasının hukuken gerekmediği ifade edilmektedir.(2) Bu kapsamda lisans veren mevcut olan veya olmayan eserlere ilişkin olarak sözleşme yapma hakkına sahip olacaktır.

Devrin Konusu ve Şartları:

Sözleşmeye konu haklar ve tasarruflara ilişkin olarak FSEK madde 52 gereğince, devir ve lisans işlemi yazılı şekle tabi olmakla birlikte hangi mali hakların devredildiğinin veya lisans verildiğinin açıkça sözleşmede yazılması zorunludur. Burada yer alan yazılı şekil şartı sözleşmenin sıhhat şartı olduğundan yazılı bir sözleşme yapılmaması gerekçesi ile sözleşmenin kurulmadığı sonucuna ulaşılmaktadır(3). Ayrıca, genel bir ifade ile "tüm haklarımı devrettim" şeklinde bir beyan devir ve lisansa konu sözleşmede yeterli olmayacak ve sözleşme geçersiz sayılacaktır. Buna ilişkin sözleşmede belirtilmeyen hakların devredildiği şeklinde geniş yorumlaması anılan yasa hükmünün 52. maddesine aykırı kabul edilmemektedir.(4)

Mali haklar neler olduğu FSEK kanununda açıkça yer almakla birlikte; teknolojinin gelişmesi ile birlikte eser üzerindeki mali haklar farklılaşmaktadır. Özellikle kanunda sayılmayan mali hakların daha sonradan mali hak kapsamında değerlendirilmesi sonucunda, eser sahibinden hakları devralan kişiler bu hakları da daha önceden devraldığı haklar kapsamında kullanma hakkına sahip olacak mıdır? Eser sahibi lehine yorum yapacak olursak; eser sahibi o esere ilişkin mali hakları o günkü mevcut durum itibariyle devretmiş sayılacağından daha sonradan teknolojinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkacak olan yeni bir hakkın başka bir devire konu olması ve eser sahibine ait olması gerekmektedir. mali hakları ve buna ilişkin devir sözleşmelerinin FSEK kanunu kapsamında ayrıntılı bir düzenlemeye tabi tutulmasının bir amacıda eser sahibini haklarına zarar getirmemektedir. Bu bağlamda, sonra da ortaya çıkan bir hakkın mali hak olarak değerlendirilmesi sonucunda o hak üzerinde tasarruf yetkisinin hak sahibinde olması adil bir değerlendirme olacaktır. Netice itibariyle, sözleşme konusu haklarda, eser sahibinin hatta hakları devralanın yada kullanan kişinin beklemediği bir gelişme ortaya çıkmaktadır. Ancak sözleşmenin bir tarafının eser sahibi olduğu düşünüldüğünde, sözleşmedeki edim karşı edim dengesinin eser sahibi lehine yorumlanmasına gerekmektedir.


 

TAMAMLANMIŞ ESER VE İLERİDE MEYDANA GELECEK ESERLER ÜZERİNDE YAPILACAK SÖZLEŞMELER:

Mali hak devir sözleşmelerinde hak devredenin mal varlığından çıkıp devralanın mal varlığına geçen tasarruf işlemleri içerdiğinden eser üzerindeki mali hakları 3. bir kişiye devredilmesine ilişkin bu tasarruf işlemin geçerli olabilmesi için eserin tamamlanmış olması gerekmektedir. Bu çerçevede, henüz tamamlanmamış bir eser üzerinde mali haklara ilişkin bir tasarruf işlemlerini FSEK madde 48 (f.3) gereği batıl olacaktır. Ancak henüz vücuda getirilmeyen eserler üzerinde verilen devir taahhütleri geçerli sayılacaktır. Bu tür devir taahhüt işlemleri borçlandırıcı işlemler olduğundan ve hak devralanın mal varlığına geçmeyeceğinden geçerli olacaktır.(5)

Eser tamamlanmadan evvel mali haklara ilişkin Devir ve lisans taahhüt işleminin geçerli olması ve devir ve lisans ile ilgili sözleşmelere konu olacak hakların açıkça yazılması gerektiğine ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 31.10.2005 tarih; 2004/11266 E. ve 2005/10524 K. kararında;

"BK'nın 355. maddesine göre sipariş edilenin aynı zamanda FSEK hükümleri uyarınca bir eser olması halinde; sipariş veren iş sahibi eseri teslim almakla sadece eserin fiziki mülkiyetinden kaynaklanan tasarruf yetkisine haiz olup, eser sahibine tanınan mali hakların sahibi değildir. Bu sebeple, iş sahibi eserden kaynaklanan mali hakları bizzat kullanamayacağı gibi bu hakkı başkasına da devredemez. Ancak, bu hakların devri veya kullanma yetkisinin ( ruhsat ) devri bir sözleşme ile kararlaştırılabilir.

FSEK'nın 48. maddesine göre de, eser sahibi mali haklarını süre, yer ve muhteva itibariyle sınırlı veya sınırsız, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devir edebileceği gibi ( devir), bu hakların sadece kullanma yetkisini de diğer bir kimseye bırakabilir ( ruhsat ). Aynı yasanın 50. maddesi uyarınca 48 ve 49. maddelerde sayılan tasarruf muamelelerine dair taahhütler eser henüz vücuda getirilmeden önce yapılmış olsa dahi geçerlidir. Yine FSEK'nın 52. maddesi uyarınca mali hakları dahil sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır." Şeklinde verilen hükümden de açıkça anlaşılmaktadır.

Bu noktada, FSEK'da yer alan düzenlemeler doğrultusunda, eserlerin mülkiyetinin devrine ilişkin yapılan satış/sipariş sözleşmelerinde, eserin henüz vücuda getirilmemiş olması hem de eserden doğan mali hakların devrine ilişkin düzenlemelerin ayrıca bir sözleşme veya yapılan satış/sipariş sözleşmesinde yer almaması sebebiyle FSEK göre geçerli sözleşmeler olmayacaktır. Bu nedenle; ayrıca hakkın devrine konu edildiği mali hak devri veya lisans sözleşmesinin yapılması gerekmektedir. Ancak; işin sipariş sonucu tamamlanması gereği ortada vücuda gelmiş bir eser olmaması sebebiyle yapılan bu sözleşme taahhüt niteliğinde olacaktır. Kanuna uygun devir işleminin gerçekleşmesi için eserin tamamlanması ile birlikte ayrıca bir devir veya kullanım hakkının devrine ilişkin bir yazılı beyan/sözleşme yapılmalıdır.


 

Kanunu'nun aradığı eserin tamamlanmış olması şartı karşısında, özelikle birbirini takip eden ve süreklilik arz eden ve sipariş üzerine hazırlanan eserler ile ilgili uygulamada sorun çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse, Yapımcılar, BK. 355 de yer alan istisna hükümleri uyarınca FSEK anlamında eser niteliğine haiz dizi filmlerin meydana getirilmesi için dizi filminde eser sahibi ve eser sahibi ile bağlantılı hak sahipleri olacak kişiler ile sözleşmeler yapılmaktadır. Ancak, yapımcı yapımını üstlendiği dizi filmine ilişkin olarak yapılacak sözleşmelerde eserin tamamlanmış olması ile henüz vücuda gelmemiş ve ileri de meydana gelecek olması acısından farklılıklar ortaya çıkacaktır.

Dizi filmlerin yayınlanan her bölümünün; diğer bölümlerinden bağımsız ve özgün olması sebebiyle sahibinin hususiyetini taşıdığını ve Kanunda sayılan eser türlerinden biri olan ve özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı tarafından oluşturulan sinema eserine ilişkin şartlara haiz olduğu gerekçesi ile ayrı bir eser olarak korunması gerekmektedir. Bu kapsamda, dizi projesinde yer alan hak sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin sayısının fazla olması ve her hafta diziye ilişkin yeni bir bölümün tamamlanması sonrasında eser sahipleri ve bağlantılı hak sahipleri ile devir ve kullanıma ilişkin sözleşme yapmak son derece zor olmaktadır. Pratik olmayan bu uygulama karşısında, eser sahibi ve bağlantılı hak sahipleri ile eser tamamlanmadan evvel yapılan sözleşmeye "eser sahibinin yaptığı Sözleşme gereği devretmeyi taahhüt ettiği tüm hakların, eserin tamamlanmasıyla birlikte devralan/lisans alana devredilmiş sayılacağına" ilişkin madde koymak suretiyle bu sorun aşılmaya çalışılmaktadır.

Kaynakça:

(1) Erel, Şafak, Türk Fikir ve Sanat Hukuku; 1998, s:263

(2)Ataberk, Ömer, Fikir ve Sanat Eserlerine ilişkin Lisans Sözleşmesi, s:76

(3) Yargıtay 11.Hukuk Dairesi; E.2000/1029; K. 2000/4662; T. 25.05.2000; 11.Yargıtay Hukuk Dairesi; E. 2003/3326; K. 2003/9320; T. 14.10.2003

(4) Yargıtay 11. Hukuk Dairesi; E. 1999/2264; K. 1999/9338; T. 18.11.1999

(5) Ayiter, Nuşin, Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri, 1981, s:207

Hiç yorum yok: