4 Aralık 2008 Perşembe

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Anlamında Basit ve Tam Ruhsat

Yavuz Dayıoğlu-04.12.2008

Bilindiği üzere 5 Aralık 1951 tarihinde kabul edilen ve 31 Aralık 1951 tarihli ve 7981 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmek amacıyla hazırlanmıştır.

FSEK’in “Tanımlar” başlıklı 1/B maddesinde eser ve eser sahibi şu şekilde tanımlanmıştır;

Eser: Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini,

Eser sahibi: Eseri meydana getiren kişiyi ifade eder.

Diğer yandan FSEK 20. ve devamı maddelerinde eser sahibinin mali hakları hüküm altına alınmıştır. FSEK çerçevesinde eser sahibinin mali hakları sınırlı sayıda olmak üzere (numerus clausus ilkesi) şu şekildedir;

1. İşleme Hakkı (FSEK 21)

Bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

2. Çoğaltma Hakkı (FSEK 22)

Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi, her türlü ses ve müzik kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje ve krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılır. Çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar.

3. Yayma Hakkı (FSEK 23)

Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eser sahibinin izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve bunlardan yayma yoluyla faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

4. Temsil Hakkı (FSEK 24)

Bir eserden doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumî mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

5. İşaret, Ses Ve/Veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma İletim Hakkı (FSEK 25)

Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dâhil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir.

FSEK eser sahibine sınırlı sayıda bir takım mali haklar tanıdıktan sonra, bu hakların ya da bu hakların kullanımının 3. kişilere devrini ayrıca hüküm altına almıştır. Gerçekten FSEK’in 48. Maddesi aynen şu şekildedir;

“I - ASLİ İKTİSAP:

MADDE 48 - Eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan malî hakları süre, yer ve muhteva itibariyle mahdut veya gayrimahdut, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilirler.

Malî hakları sadece kullanma salâhiyeti de diğer bir kimseye bırakılabilir. (Ruhsat).

Yukarıdaki fıkralarda sayılan tasarruf muameleleri henüz vücuda getirilmemiş veya tamamlanacak olan bir esere taallûk etmekte ise batıldır.”

Görüldüğü üzere FSEK ile eser sahiplerine, eserleri üzerinde sahip oldukları mali hakları ya da bu hakların kullanılmasını devretme imkânı tanınmıştır. İşte FSEK anlamında bir eser üzerindeki mali hakların kullanımının devredilmesi Kanunda da açıkça ifade edildiği üzere Ruhsat verilmesi olarak adlandırılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken hususun ruhsat kavramının sadece eser üzerindeki mali hakların kullanımının devredilmesine tekabül ettiği, yoksa mali hakkın özünün eser sahibinde kalmaya devam ettiğidir. Önemle belirtilmesi gereken diğer bir husus da; 48. Madde başlığından da açıkça anlaşıldığı üzere işbu madde kapsamında yer alan mali hakların ya da bu hakların kullanılmasının devri halinde bunların aslen iktisap edilmiş olması, diğer bir ifadeyle bizzat eser sahibinden devralınmış olmasıdır.

Buna mukabil FSEK ‘in 49. Maddesi devren iktisap halini düzenlemekte olup, aynen şöyledir;

“II - DEVREN İKTİSAP:

MADDE 49 - Eser sahibi veya mirasçılarından malî bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiş olan bir kimse, ancak bunların yazılı muvafakatiyle bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebilir.

İşleme hakkının devrinde, devren iktisap eden kimse hakkında da eser sahibi veya mirasçılarının aynı suretle muvafakati şarttır.”

Görüldüğü üzere devren iktisap halinde eser üzerindeki bir mali hak ya da bu hakkın kullanımı bizzat eser sahibinden değil, aksine bunları önceden eser sahibinden veya mirasçılarından devralmış kişilerden devralınmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus söz konusu bir devren iktisap halinde eser sahibi ya da mirasçılarının yazılı izinlerinin alınması zorunluluğunun bulunmasıdır.

FSEK her ne kadar mali hakların ya da bunların kullanımının aslen ya da devren iktisap edilmesini düzenlemiş olsa da, eser sahiplerini ve geniş anlamda eser üzerindeki mali hak sahiplerini korumaya yönelik olarak bu devirleri içeren sözleşme ve tasarrufların yazılı olmasını ve konularını teşkil eden mali hakların ayrı ayrı gösterilmesini bir geçerlilik şartı olarak aramaktadır.

FSEK eser üzerindeki mali hakların kullanımının devredilmesini Ruhsat verilmesi olarak tanımladıktan sonra 56. Maddesinde söz konusu ruhsatın iki türlü olabileceğini hüküm altına almıştır. Gerçekten FSEK 56. Maddeye göre;

Ruhsat; malî hak ve sahibinin başkalarına da aynı ruhsatı vermesine mâni değilse (basit ruhsat), yalnız bir kimseye mahsus olduğu takdirde (tam ruhsat)tır.

Kanun veya sözleşmeden aksi anlaşılmadıkça her ruhsat basit sayılır.

Basit ruhsatlar hakkında hâsılat kirasına, tam ruhsatlar hakkında intifa hakkına dair hükümlerin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Görüldüğü üzere FSEK ruhsatın mali hakkın ve sahibinin başkalarına ruhsat verilmesine engel olmaması halinde Basit Ruhsatın varlığından; ruhsatın münhasıran bir tek kişiye verilmiş olması halinde Tam Ruhsatın varlığından söz etmektedir. Tam Ruhsat, eser sahibinin mali hakka özgü olan kullanma veya yararlanma yetkilerinden bir kısmının veya tamamının mali haktan ayrılarak ruhsat sahibine tahsis edilmesidir. Zira FSEK Tam Ruhsata ilişkin olarak Medeni Kanun’da düzenlenen intifa hakkına ilişkin hükümlerin uygulanacağını ifade etmektedir. Buna ek olarak, Tam Ruhsat; aynı ruhsatın başkalarına verilememesi nedeniyle de Basit Ruhsattan ayrılır.

Buna ek olarak FSEK aksi Kanun ya da sözleşme ile açıkça belirtilmediği hallerde verilen ruhsatların basit ruhsat niteliğinde olduğunu hüküm altına alarak aksi ispat edilebilir bir karine vazetmiştir.

Önemle belirtmek gerekir ki, FSEK eser üzerindeki mali haklara tecavüz halinde mali hak sahiplerine bir takım hukuki yollara başvurma yetkisi tanımıştır. Buna göre FSEK 68 ve 69. Maddelerinde mali haklar tecavüz halinde başvurulacak iki önemli hukuki yol bulunmaktadır;

1. Tazminat Davası

Bir eser, eser sahibinin izni olmadan çevrilmiş, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılmış, diğer biçimde işlenmiş veya radyo-televizyon gibi araçlarla yayınlanmış veya temsil edilmiş ise; izni alınmamış eser sahibi, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibarıyla uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Bu bedelin tespitinde öncelikle ilgili meslek birliklerinin görüşü esas alınır.

Bir eserden izinsiz çoğaltma yolu ile yarar sağlanıyorsa ve çoğaltılan kopyaları satışa çıkarılmamışsa, eser sahibi;
(1) çoğaltılmış kopyaların, çoğaltılmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya maliyet fiyatını aşmamak üzere çoğaltılmış kopyaların ve çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri gereçlerin uygun bir bedel karşığında kendisine verilmesini ya da
(2) sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltma yoluna giden kişinin yasal sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Bir eserin izinsiz çoğaltılan kopyaları satışa çıkarılmışsa veya satış haksız bir tecavüz oluşturuyorsa, eser sahibi tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında yukarıda belirtlien seçeneklerden birini seçebilir.

Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya FESK hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.

İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında yukarıda belirtilen seçeneklerden birini kullanabilir.

2. Tecavüzün Meni Davası (Ref Davası)

Malî veya manevî haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen haller de dâhil olmak üzere dava edebilir.

Türk Hukuk Doktrininde mali hakların kullanımını devralan (ruhsat sahibi) gerçek ya da tüzel kişilerin yukarıda anıldığı üzere mali hakların ihlal edilmesi ihtimalinde yine yukarıda izah edilen hukuki yollara başvurma hakkına sahip olup olmadığı tartışmalıdır. Gerçekten bir takım yazarlara göre[1]; ruhsat sahibi (gerek basit gerekse tam ruhsat sahibi) yukarıda anılan davaları açmaya yetkili iken; bazı müellifler[2] ruhsat sahibinin üçüncü kişiye karşı tecavüzün meni davası açamayacağını, sadece sözleşme çerçevesinde ruhsat verene başvurarak, tecavüzün meni davası açmasını talep edebileceğini savunmaktadır. Buna mukabil bazı yazarlar[3] ise, mali hakların devri ile ruhsat sözleşmesi arasındaki farka işaret ederek, mali hakların devrinde devralanın hakka ilişkin dava hakları dâhil tüm hakları kullanabileceğini, buna karşılık ruhsat sözleşmelerinde aynı sonuca varmanın mümkün olmadığını, dolayısıyla FSEK m. 68'deki hakları eser sahibine tanıyıp, ruhsat sahibinin sadece maddi tazminat davası açabileceğinin kabulünün gerektiğini ifade etmektedir.

Yargıtay ise Tam Ruhsat sahiplerinin, mali hak sahipleri gibi tecavüzün önlenmesi ve tazminat davası açabilecekleri, hatta açmadıkları takdirde doğacak zararlardan mali hak sahibine veya eser sahibine karşı sorumlu olabilecekleri görüşünü benimsemektedir[4].

[1] Arslanlı, H., Fikri Hukuk Dersleri, II: Fikir ve Sanat Eserleri, İstanbul 1954, s. 209; Erel, Ş.N., Türk Fikir ve Sanat Hukuku, 2. Bası, Ankara 1998, s. 294.
[2] Ayiter, N., Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri, 2. bası, Ankara 1981, s. 254.
[3] Tekinalp, Ünalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, Güncelleştirilmiş ve Genişletilmiş Üçüncü Bası, İstanbul 2004, § 6, Nr. 1.
[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 1998/9958 K. 1999/3423 T. 11.3.1999

Hiç yorum yok: