5 Kasım 2009 Perşembe

TELEKOMÜNİKASYON ALANINDA YAKINSAMA TEKNOLOJİLERİ VE REGULASYONLARI

Pratikte birçok farklı alanın birbiriyle kesişmesi anlamında kullanılan "yakınsama" (convergance) telekomünikasyon alanında da; tüketicinin ilgili tüm ihtiyaçlarının tek bir noktadan karşılanmasını hedefler. Telekomünikasyon alanında yakınsama; TV, radyo, sabit telefon, mobil telefon, internet gibi farklı teknolojilerin bir arada sunulması anlamına gelmektedir. Sabit telefon, mobil telefon ve internet hizmetlerinin tek bir noktadan sunulmasının yanında bu üç hizmete TV yayını hizmetinin eklenmesi de yakınsamanın sonucunda ortaya çıkan çoklu hizmet sunumlarıdır.

Her ne kadar karşımıza yeni çıkan bir kavram olmasa da, yakınsama gün geçtikçe hayatlarımızda daha çok yer almakta dolayısıyla pratik hayattaki sonuçları artış göstermektedir.

Yakınsama telekom sektöründe rekabet edebilirlik açısından çok büyük önem taşımaktadır. Zira inovasyon yakınsama doğrultusunda oluşturulan yeni hizmetler ekseninde yürümekte, rekabet de bu doğrultuda olmaktadır. Bu açıdan telekom sektörü altyapı yatırımından öte yakınsama ile yeni hizmetler ortaya koyma şeklinde bir inovasyon geliştirmeye yönelmelidir.

Dünya için yeni bir teknoloji uygulaması olmasa da ülkemiz için yeni olan ve son dönemde adeta her köşe başında konuşulan 3G teknolojisi ve beraberinde getirdiği Mobil TV teknolojileri, IP TV teknolojisi gibi pek çok uygulama; bilgi teknolojileri ile medyanın yakınsaması sonucu hayatımıza girmiştir.

Yakınsama, tüketiciler için yeni olanaklar ve kullanım alanları sağladığı gibi üreticiler için de yeni piyasa imkânları ortaya çıkarmaktadır. Bunun sonucu olarak, yakınsamaya yönelik hukuki düzenleme de önem kazanmaktadır. Teknolojinin ve piyasa koşullarının son derece hızlı bir şekilde değiştiği oldukça dinamik bir alan olan telekomünikasyon sektöründe ilgili regülasyonların da değişikliklere ayak uydurabilecek şekilde dinamik olması gerektiği açıktır. Ülkemizde de yakınsama ve regülasyon oldukça tartışılır bir noktaya gelmiş, AB ile müzakerelerde yeni bir başlık olarak ortaya çıkması da tartışmaları hızlandırmıştır. Yakınsama ile ortaya çıkan yeni telekomünikasyon teknolojileri regulasyonu nasıl olmalıdır? Yakınsama teknolojileri mevcut telekomünikasyon düzenlemeleri kapsamında nerede durmaktadır, durmalıdır?

Mevcut düzenlemeler kurgulanırken yakınsama teknolojilerinin hesaba katılmaması, söz konusu teknolojiler kullanılır hale geldiklerinde bu teknolojilerin mevcut düzenleyici çerçeve içinde ne şekilde konumlandırılacağı noktasında problemler ortaya çıkacaktır.

Dünyada yakınsamaya yönelik düzenlemeler oluşturulurken, yeni teknolojilerin hangi regulasyonlar ve regulatörler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği tartışma konusu olmuştur. Örneğin, IP TV bir bilgi servisi olarak mı yoksa yayıncılık kapsamında mı değerlendirilmelidir? Aynı şey mobil TV, VoIP için nasıl olacaktır?

Yakınsama sonucunda, farklı konuları düzenleyen düzenleyici otoritelerin koordinasyonu da düzenlemeler arasında farklılıkların önlenmesi; işleyişin ve karar mekanizmalarının hızlı bir şekilde işlemesi vs. pek çok noktada büyük önem taşımaktadır. Dünya uygulamalarına bakıldığında, yakınsama yoluyla hizmetlerin birleşmesinin; hem regülasyonların hem de regülatörlerin (şebeke ve içerik düzenleyicilerinin) birleşmesi, bir anlamda yakınsaması sonucunu doğurduğu da görülmektedir. Örneğin Birleşik Krallık'ın ilgili regülasyon otoritesi olan OFCOM; regülatörlerin yakınsamasına önemli bir örnek teşkil etmektedir. 2002 yılında Office of Communications Act ile kurulmuş olan OFCOM; Birleşik Krallık'ın televizyon, radyo, telekomünikasyon ve kablosuz iletişim servisleri alanlarında sorumluluk sahibi olan komünikasyon endüstrisi regülatörüdür.

Yakınsama regulasyonları ile piyasa aktörlerinin ilişkisi incelendiğinde ise, bir başka önemli konu göze çarpmaktadır. Yakınsama teknolojileri ile birlikte yeni aktörlerin piyasada var olmaya başlaması ve ilgili sektörlerde (medya sektöründe ya da telekom sektöründe) önceden varlık göstermekte olan aktörlerin yeni aktörler ve yakınsama ile ortaya çıkan yeni alanlar karşısında bir anlamda statükoyu korumak istemeleri sebebiyle; yeni aktörlerin piyasaya dahil olmalarını önleme eğilimde oldukları görülmüştür. Bu eğilimin; geleneksel aktörleri ilgili sektörlerde yakınsama teknolojileri öncesinde de uygulanmakta olan mevcut düzenlemelerin (çoğunlukla oldukça katı kimi düzenlemeleri pratikte uygulama zorunluluğunun yeni teknolojilerin de etkisiyle ortadan kalktığı durumlar da dahil olmak üzere) yeni aktörler ve alanlara da uygulanması ve böylece yeni aktörlerin piyasaya dahil olmasının zorlaştırılması ya da önlenmesi için girişimlerde bulunmaya yönelttiği de yine dünya pratiğinde karşımıza çıkan durumlardır. Bu durumun, hem üreticilerin hem piyasanın hem de tüketicilerin avantaj sağlayacağı bir sonuç olan hizmet ve içerik çeşitliliğinin önünde bir engel teşkil ettiği görülmüştür.


 

Bu noktada, yakınsama hizmetlerine yönelik regulasyonların temel amacının; altyapı anlamında yakınsamanın teşvik edilmesi ile hizmet ve içerik anlamında çeşitliliğin desteklenmesi olması gerektiği söylenebilir. Nitekim bu amaç uluslar arası alanda da pek çok kere telaffuz edilmiştir.

Yakınsama regulasyonu açısından dünya uygulamalarına bakıldığında iki kavramın öne çıktığı bilinmektedir. Bunlardan ilki "layered model" (katmanlı model) regulasyon kavramıdır. Bu model, her bir teknolojiyi farklı kurallarla düzenlemek yerine bu teknolojileri ortak özelliklerine göre katmanlar halinde sınıflandıran bir regulasyon sistemidir. Böylece hizmetler çeşitli katmanlar içinde değerlendirilmekte ve örneğin fiziksel katmanda fiber optik kablolar vs. bilginin taşındığı kısım, uygulama katmanında e-Bay'in sanal marketi bulunurken içerik katmanında da i-Pod'lar üzerinde dinlenen müzik yer almaktadır. Hukuksal düzenlemeler de bu katmanlar çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Diğer kavram ise, "network neutrality"dir. Bu kavram network operatörlerinin yüksek seviyede işlevsellik sağlayan rakip operatörleri bloke etme veya zarar verme ihtimallerine odaklanmaktadır. Örneğin geniş bant operatörlerinin kullanıcıların kendileri tarafından sunulmayan kaynaklara ulaşması, uygulamaları kullanması, içerikleri göndermesini engelleyip engelleyemeyecekleri noktasında bu kavram ortaya çıkmıştır. Bu noktada da internet üzerindeki her bir içerik, internet sitesi, platform vs.nin eşit olduğu anlamına gelen "network neutrality" kavramı ortaya çıkmıştır. Son kullanıcının her türlü içeriğe erişebilmesi, her türlü uygulamayı kullanabilmesi temel hedefi üzerinde yoğunlaşılması "network neutrality" kavramının bir sonucudur. Böylece internetin "demokratik iletişimi destekleyen özgür ve herkese açık bir teknoloji olmasını sağlamak hedeflenmiştir.

Yukarıda belirtilen geniş bant operatörleri örneğine benzer durumlara karşı, (layered model kapsamında) fiziksel katmanın daha sıkı bir şekilde düzenlenmesi ancak örneğin içerik katmanının sadece belli noktalarda düzenlenmesi şeklinde bir yol izlenmiştir.

Sonuç olarak, yukarıda açıklanmaya çalışılan kavramlar da dikkate alınarak; medya ve telekomünikasyon yakınsamasının düzenleyici rejimin belirlenmesi, regulatorlerin koordinasyon halinde olması ya da yakınsaması, yakınsama ile ortaya çıkan yeni teknolojilerin tanımlanması ve sınıflandırılması, rekabet vs. konularda önemli açılımlar gerektirdiği söylenebilir.

Hiç yorum yok: